Geçtiğimiz günlerde Eğitim Bakanlığı tarafından henüz açılmayan Atina Camisi için yönetim kurulu üyelerinin atandığına şahit olduk. Caminin 7 kişilik yönetim kurulunda sadece iki Müslüman’a yer verilmesi, gerçekten hayret uyandırmakta ve akıllarda soru işaretleri yaratmaktadır.

Başkent Atina’da yaşayan Müslümanların ilk resmi camisinde Müslümanların gerçek söz sahibi olamayacak olmaları düşündürücü ve vahim bir olaydır. Aralarında Batı Trakyalıların da olduğu yüzbinlerce Müslüman’ın yaşadığı Atina’da cami ve mezarlık ihtiyacına yıllarca cevap verilmemesinin neden olduğu olumsuzluğun ortadan kalkmasını beklerken, ilk resmi caminin yönetimine Müslümanların getirilmemesi farklılığa olan tahammülsüzlüğü yansıtmaktadır.

Devletin denetiminin olmasının gerekliliğini kabul etmekle birlikte, Müslümanlara hitap eden bir ibadethanenin o dinin mensupları tarafından yönetilmesi kadar doğal bir şey olamaz. İslam dinine mensup yüzbinlerce insana güvensizliğin, tahammülsüzlüğün ve İslam dinine mensup toplum bireylerine “potansiyel tehlike” olarak bakmak demokrasi ve insan haklarına aykırı olduğu kadar aynı zamanda tehlikelidir de.

DEB Partisi olarak ülkemizde yaşayan ve ülkenin kalkınmasına katkıda bulunan Müslümanların temel haklarıyla ilgili olarak devletin ve yetkili mercilerin daha hassas olmasını ve bu kitlenin “potansiyel tehlike” kaynağı olarak gösterilmesine neden olacak hareket ve girişimlerden uzak durulmasını beklediğimiz ifade etmek isteriz.

Bu vesileyle Atina Camisi’nin hizmete girmesinin daha fazla geciktirilmemesini beklediğimizi, ayrıca Atina camisi yönetimiyle ilgili konunun başkentteki Müslümanlarla istişare halinde bir kez daha gözden geçirilmesi gerektiğine inandığımızı ifade etmek isteriz.

DEB Partisi