Untitled Document
DEB PARTİSİ VE ABTTF ORTAKLIĞINDA BRÜKSEL’DE TARİHİ BİR KONFERANS 06.12.2012-17:19
28 Kasım Çarşamba günü, Dostluk Eşitlik Barış Partisi, Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) ile Uluslararası Sınır Tanımayan İnsan Hakları (HRWF) Örgütü’nün ortaklığında, Brüksel’de, Avrupa Parlamentosu’nda, Geleneksel Azınlıklar, Ulusal Topluluklar ve Diller İntergrubu Eş Başkanı Avrupa Milletvekili François Alfonsi’nin ev sahipliğinde “Yunanistan’daki Etnik Türkler,Müslüman Bir Azınlık” adlı bir Konferans düzenlendi.
AP Milletvekili François Alfonsi, Avrupa Halkları Federal Birliği (FUEN) Başkanı Hans Heinrich Hansen ile HRWF Direktörü Willy Fautre 16-20 Ekim 2012 tarihlerinde Batı Trakya Türk Azınlığı’nın durumunu incelemek üzere, ABTTF ve DEB Partisi’nin ortak bir organizasyonu ile Batı Trakya’ya gelmişler ve sorunları yerinde tespit ettikten sonra, HRWF Direktörü Willy Fautre tarafından hazırlanan gözlem raporu bu konferansta açıklandı.

Konferansa, DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş, DEB Partisi Genel Başkan Danışmanı ve Özel Kalem Müdürü Aydın Ahmet, DEB Partisi Sekreteri Zerrin Hüseyin, ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu, ABTTF Başkan Yardımcısı Cengiz İsmail, ABTTF Yönetim Kurulu Üyeleri Sami Yusuf ve Ramadan Ramadan, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete, Yeni Demokrasi Partisi Rodop Eski Milletvekili İlhan Ahmet, İskeçe PASOK Partisi Eski Milletvekili Çetin Mandacı, BAKEŞ Başkanı Cemil Kabza, Avukat Sinan Kavaz, Millet Gazetesi sahibi Cengiz Ömer ve Trakya’nın Sesi Gazetesi sahibi Abdülhalim Dede iştirak ettiler.

DEB Partisi ile ABTTF’nin müşterek çalışmaları neticesinde Avrupa Parlamentosu’nun çatısı altında gerçekleşen bu konferansın açılış konuşmaları, DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş ile ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu tarafından yapıldı.

ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu büyük bir emek sonrası oluşturulan bu konferansın hedefine ulaşmasını temenni etti.

DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş yaptığı konuşmada, Yunanistan tarafından 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ihlal edilerek Batı Trakya Türklerine birçok alanda haksızlıklar yapıldığını, ancak bunları HRWF Direktörü Willy Fautre anlatacağı için bunlara değinmeyeceğini, fakat bir siyasi partinin başkanı olarak Yunanistan’da bağımsız adaylara uygulanan %3’lük antidemokratik ülke barajına da işaret etmeden geçemeyeceğini belirtti. Bu durumun kendilerini rahatsız ettiğini ve dünyanın hiçbir ülkesinde bağımsızlara böylesine bir baraj uygulanmadığını ifade eden Genel Başkan Mustafa Ali Çavuş, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türklerin sorunlarına dikkat çekti. 1972 yılında azınlık okullarının Rodos ve İstanköy’de kapatılmasının ardından, bu insanların asimilasyonla karşı karşıya kaldıklarını, kendi dillerini öğrenemediklerini ve buradaki Türklerin acil olarak sorunlarına çözüm getirilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı.

Konferansa ev sahipliği yapan AP Milletvekili Farnçois Alfonsi, Korsika kökenli Fransız bir milletvekili olarak, Fransa’da Korsika halkının yaşadığı baskıların aynısını Yunanistan’da Batı Trakya Türk Azınlığı’nın da yaşadığını ifade etti. Avrupa Hür İttifakı/Yeşiller Gurubu’na üye bir milletvekili olarak Türk yanlısı veya Yunan karşıtı olmadıklarının altını çizen Alfonsi, amaçlarının yalnızca Yunanistan’daki Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sahip olduğu haklara kavuşması ve Yunanistan’ın bir Avrupa devletine yakışır bir azınlık politikası izlemesi olduğunu belirtti.

Sınır Tanımayan İnsan Hakları Örgütü’nün Direktörü Willy Fautre ise Batı Trakya Türk Azınlığı’nın eğitim, din özgürlüğü ve dernek kurma özgürlüğü alanında yaşadıkları sorunları aktaran Fautre, 1923 Lozan Barış Antlaşması ile korunan bu azınlığın kendini hangi etnik temelde, hangi ana dilde veya hangi şekilde tanımladığına bakmaksızın bu azınlığa üye kişilerin korunması gereken bireysel ve kolektif haklara sahip olduğunu belirtti. Yunan Hükümeti’ne yönelik tavsiyelerini sunan Fautre, uzun soluklu bir çözüm için, Yunan devleti ve azınlık arasında karşılıklı güven ve saygıya dayalı bir taahhüt oluşturulması gerektiğini ifade etti.

Batı Trakya Türk Azınlığı’nın ifade ve medya özgürlüğü ile dernekleşme özgürlüğü alanında yaşanan sıkıntıların da BAKEŞ Başkanı Cemil Kabza ile Av. Sinan Kavaz dile getirdiler.

Cemil Kabza, Hara Nikopulu isimli davada verilen cezalara dikkat çekerek, bu ceza kararların temyiz mahkemesi tarafından onaylanması durumunda haberi yapan isimler olarak kendisinin ve Millet Gazetesi sahibi Cengiz Ömer’in 10 aylık hapis cezası alabileceklerine işaret etti.

Avukat Sinan Kavaz, 1983 yılında ismindeki Türk kelimesi bahane edilerek kapatılan İskeçe Türk Birliği’nin, 2008 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından haklı bulunmasına rağmen, Yunan devletinin bugüne kadar olumlu bir adım atmadığını, isminde “Roma” ve “Pomak” kelimesi bulunan derneklerin açılmasına müsaade edildiğini, fakat aynı haktan isminde “Türk” kelimesi bulunan dernekler istifade edemediklerini anlattı.

Soru cevap bölümünde söz alan Danimarka Roskilde Üniversitesi Toplum ve Küreselleşme Enstitüsü’nde doktora yapan Tamara Jovanovic, Lozan Barış Antlaşması’nda değişiklik yapılmasının veya eksik olan yönlerinin tamamlanmasının bir çözüm olup olmayacağını ve anavatan olarak Türkiye’nin garantör ülke olarak resmi bir yetkiye sahip olup olmadığını sordu. AP Milletvekili Alfonsi bu sorunun Türkiye ve Yunanistan arasındaki ikili bir sorun değil, Yunanistan’ın bir Avrupa ülkesi olarak, Avrupa değerlerine uygun davranmaması sorunu olduğunu belirtti. Alfonsi, Yunanistan’dan bir Avrupa ülkesi olması istediklerini belirtti, sorunun çözümünün AB kriterlerine ve değerlerine tam uyum göstermek olduğunu belirtti.

Azınlığın seçilmiş iki müftüsü Ahmet Mete ve İbrahim Şerif Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunları ve özellikle dini alandaki sorunları konu edinen sunumlarda bulundular. İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, Brüksel’deki bu toplantıda Yunan Devleti’ni şikayet etmek için gelmediklerini, asıl amaçlarının haksızlıkların bertaraf edilmesi için yasal ve Avrupa hukuk yollarınının kullanılarak dertlerine çare bulmak olduğunu söyledi. Mete, Azınlığın devletine sadık olduğunu, geçmişte dedelerinin ülke savunması için şehit düştüklerini, gerekirse aynısını yine yapacak bir Azınlık olduğunun altını çizerek, ülkenin içinde bulunduğu krizde birçok Yunan vatandaşın ülkeyi kaosa sürükleyecek tarzda hareket ederek, kamu mallarına zarar verirken, kendilerinin müftüler olarak ülkenin krizden kurtulması için camilerde hutbelerle Azınlık toplumunu itidale davet ettiklerini ve dua ettiklerini belirtti.

Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif ise yaptığı konuşmada Lozan Antlaşması hakkında tarihi bilgilere değinerek Azınlık açısından önemini vurguladı. Şerif, ayrıca kendisinin AİHM’de müftü olarak kazandığı davaya da değinerek, bu kuruluş tarafından haklı bulunduğunu ve müftülüğünün tanındığını, dolayısıyla da bunun artık devlet makamları tarafından da tanınarak hakkın bir an önce tecelli etmesi için gerekenin yapılması gerektiğini vurguladı ve seçilmiş müftüler olarak devlet tarafından makamlarına oturtulmaları gerektiğini söyledi.

Yine soru cevap bölümünde söz alan Abdülhalim Dede Yunanistan’ın ulusal bütünlük çalışmalarını Hitlerin Almanya’sına benzetti.

Cengiz Ömer ise, bir Azınlık ve AB vatandaşı gazetecisi olarak AB üyesi Yunanistan’da karşılaştığı haksızlıkları anlattı. Ömer, sahibi olduğu Millet gazetesinin devlet tarafından marka tescili yapılmadığını ve bundan dolayı sigorta yaptıramayarak gazetecilik mesleğini icra etmesinin engellendiğini belirtti. Ömer, Millet’e yapılan haksızlığın, Azınlık basınının susturulmak istendiğinin bir göstergesi olduğunu dile getirdi.
Eski milletvekili İlhan Ahmet de yaptığı konuşmada, Azınlığın dernekleşme hakkının nasıl engellendiğinin hukuki açıdan analizini yaparak, Yunanistan’ın bu konudaki haksız tutumunu “de jure” ve “de facto” örnekleriyle anlattı. Ahmet, resmen tanınmayan derneklerin Yunanistan’da zaten fiilen aktif oldukları ve faaliyetlerini sürdürdüklerini, dolayısıyla “de facto” olarak devlet tarafından tanınan bu derneklerin resmi (de jure) olarak da tanınmamasının mantıksız olduğunu kaydetti.

Eski milletvekili Çetin Mandacı da söz alarak Azınlığın en önemli sorununun milli kimliğinin devlet tarafından inkâr edilmesi olduğunu ifade etti. Mandacı, Azınlığın milli kimliğinin tanınmaması sorunların başını teşkil ettiğini beliterek, devletin Azınlığın milli kimliğini inkar etmekten vazgeçmesi durumunda diğer Azınlık sorunlarının da kolayca halledileceğini söyledi.

Kapanış konuşmasında DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş da, bağımsız milletvekili adaylarına da geçerli olan %3’lük baraja bir kez daha vurgu yaptı. Bütün katılımcılara teşekkür etti.

ABTTF Başkanı Halit Habipoğlu da bu konferans için çalışan ve konferansa katkı sağlayan herkese teşekkür etti.
Konferansın moderatörü FUEN Başkanı Hans Heinrich Hansen, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunlarının çözümünde Yunanistan’ın iyi niyeti belirleyici olacağını ifade ederek, ülkenin ekonomik darboğazdan çıkışında, çeşitlilik prensibine önem vererek, Batı Trakya Türk Azınlığı’nı bir tehdit unsuru olarak değil, bir değer olarak görmesi gerektiğini belirtti.
Haberle İlgili Fotoğraflar
Sosyal Ağlar