Untitled Document
EΛΜΕ΄DEN ELİM BİR AÇIKLAMA! 15.11.2012-12:22
14 Kasım tarihli Hronos gazetesinde yer bulan Rodop İli Orta Öğretim Eğitimciler Birliği’nin (EΛME) haksız ve yersiz talebini büyük bir şaşkınlık içinde okuduk.
Kendilerince başarısız ve yetersiz buldukları Azınlık Eğitim Programı’nın kaldırılmasını ve Azınlık eğitimine son verilmesini talep ediyorlar. Hatta bu eğitimin uluslararası bir anlaşmaya dayanmadığını, 1968 Cunta döneminde yapılan eğitim protokolüne dayandığını ifade ediyorlar.

Uygulanan bu eğitim programının başarısız sonuçlar doğurduğunu, lise bitirme ve üniversiteye giriş sınavlarında Azınlık öğrencilerinin yetersizliğini, tespit ettiklerini iddia ediyorlar. Ayrıca Azınlık eğitiminin iki toplum arasında ayrıştırıcı çizgiler oluşturduğunu, Azınlık insanını geri bıraktığını ve bu sebeple çoğunluğa paralel bir gelişimin söz konusu olmadığını söylüyorlar. Azınlık eğitim programında yapılan düzenlemelerin de sorunu çözmediğini, temel çözümün 1968 Cunta döneminde yapılan eğitim protokolünü ortadan kaldırıp Azınlık eğitimine son vermekle mümkün olacağını öngörüyorlar.

İçler acısı neticeleri bulunan bu eğitim programının farklı yaş guruplarından müteşekkil sınıflarda, kırk beş dakika içersinde değişik derslerin işlenmesinde bulan Rodop Orta Öğretim Eğitimcileri Birliği, yeni bir araştırma ile programın başarısızlığının ve okuma yazma konusunda öğrenme sıkıntısı çeken öğrencilerin tespitini talep ediyorlar.

Rodop Orta Öğretim Eğitimciler Birliği’nin yapmış olduğu bu açıklamayı Azınlık Eğitim Programı Sorumlusu Anna Frangudaki dayanaksız bulmuş ve başarısız kelimesini hakaret olarak telakki etmiştir. Hatta Azınlık öğrencilerinin büyük bir bölümünün Orta öğretimde Yunan devlet okullarına gittiğini, Yunanca öğrenmede bir sıkıntı varsa, bunu aşmak için Rodop Orta Öğretim Eğitimcileri Birliği’nin çözümler üretmesi gerektiğini ifade etmiştir. Kısacası ülkemizin bir dış meselesi olan, dışişlerinin politikasını ilgilendirecek bir meselede fikir yürüteceğinize işinize bakın demeye getirmiştir. Bu eğitim programı sanıldığı kadar başarısız ise, bu yıl 493 öğrencinin nasıl Yüksek Öğretime gidebildiğini de sorgulamıştır.

Rodop Orta Öğretim Eğitimciler Birliği (EΛΜΕ) yaptığı bu tespitlerden sonra şu taleplerde de bulunmuştur.

A. 1968 Cunta Dönemi Eğitim Protokolü derhal feshedilmeli ve Azınlık Eğitim Programına son verilmelidir. Çünkü denenen bu Azınlık Eğitim Programı Azınlığın geri kalmasına sebebiyet vermektedir.

B. Yeni Yunan Devlet Okulları açılmalı ve bu okullarda ana dil dersi ve Kur’an seçmeli ders olarak okutulmalıdır.

C. Yunanca eğitim veren anaokulları Azınlığa benimsetilmeli, ana dile sadece ve sadece Yunanca’nın öğretilmesine katkı sağlıyacak bir yardımcı dil olarak yer verilmelidir.

Rodop Orta Öğretim Eğitimciler Birliği’nin penceresinden bakıldığında durum tespiti böyledir. Lâkin Azınlık Eğitimi’ne bizler kendi penceremizden baktığımızda durum farklıdır.

Ana dilin önemini ve diğer dilleri öğrenirken sağladığı katkıyı bütün dünya eğitimcileri kabul etmiştir. Bu noktadan sonra bunu tartışmak bile yersizdir.

Azınlık Eğitim hakkını uluslararası bir antlaşma olan 1923 Lozan Antlaşması’ndan alır. Lozan Antlaşması’nın 40. Ve 41. Maddeleri gayet açıktır ve azınlığa ana dilde eğitim hakkını vermektedir. Bahsi geçen protokol bu hakkın şeklini ve içeriğini belirlemektedir. Şekil ve içeriğini kaldırsanız bile hak bakidir. Bugün bir başarısızlık sözkonusu ise, bunun sebepleri, azınlığın fikri alınmadan, üretilen Azınlık eğitim politikalarında aranmalıdır.

Yıllardır yaşadığımız kitap sorunu, kontenjan öğretmenlerinin çalışma sorunu, ana dil eğitimi veren öğretmenlerin yetersizliği sorunu, ana dilde eğitim verecek öğretmen adaylarının yetiştirilme sorunu, encümenlerin yetkileri sorunu, ders saatleri sorunu, hangini birini sayalım. Bu sorunların çözümünde devlet ne zaman Azınlığın fikrini sormuş ve ortak bir çözüm aranmıştır. Dayatmacı politikaların sonucu her zaman hüsrandır.

Eğitim konusunda Azınlığın fikri alınmadan katılımcı politikalar üretilemez. Azınlık her zaman devlete bu konuda açık yüreklilikle yaklaşmıştır. Azınlık her zaman entegrasyona açık bir tutum içinde olmuştur. Asimilasyona pek tabii olarak karşı durmuştur ve gelecekte de karşı duracaktır. Bu Azınlık insanının en tabii hakkıdır.

Rodop İli’nde nüfusun yarı yarıya olduğunu hesaba katarak, Yunan devlet okulları ile Azınlık okullarının nicelik ve nitelik bakımından incelediğinizde, sağlam bir durum tespiti yapmak mümkündür.

Yıllardır Azınlık için yeni orta ve lise eğitimi verecek okullara ihtiyacımız olduğunu, Türkçe eğitim verecek öğretmenlerin yetiştirilmesinde bir fakülteye ihtiyaç duyulduğunu, kontenjan öğretmenlerinin sayıca artırılması gerektiğini, okullardaki araç ve gereçlerin çağdaş bir seviyeye getirilmesi gerektiğini haykırıyoruz. Duyan olmadığı gibi, Azınlığın kuruluşlarını dikkate alıp, bu insanların kendi eğitimleri ile ilgili bir fikirleri olup olmadığını da sorgulamadınız.

Anaokullarına gelince, aynen ilkokullarda olduğu gibi Türkçe ve Yunanca eğitim veren okullar olmalıdır. Küçük yaşta geliştirilecek bir ana dil, Yunancanın öğrenilmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Azınlık Eğitim Programı’nın başarısı ancak ve ancak devletin yetkili organlarının Azınlık yetkilileri ile yapılacakları istişarelerle ve alınacak ortak kararlarla mümkündür.

Gelin, Azınlık okullarında Türkçe eğitim verecek öğretmenler için, Azınlığımıızın talepleri doğrultusunda bir fakülte açalım. Azınlık çocukları burada hem Türkçe’ye, hem Yunanca’ya vakıf öğrenciler yetişsin.

Gelin Azınlığın ihtiyaç duyduğu oranda Azınlık ortaokulları ve liseleri açalım. Burada da hem Türkçeye, hem Yunancaya vakıf öğrenciler yetişsin.

Gelin hem Türkçe, hem Yunanca öğretmeninin çalışacağı çağdaş Azınlık anaokulları açalım.

Gelin okullarımızda tüm araç ve gereçleri çağdaş bir seviyeye çekelim.

DEB Partisi art niyet taşımayan, Azınlık eğitiminin seviyesini yukarılara çekecek her türlü yeni açılımlara destek vermeye hazırdır. Yeter ki karşımızda iyi niyet, samimiyet görelim. Unutulmamalı ve EΛΜΕ’ye çok iyi anlatılmalı ki, bizler resmi Azınlık statüsünü ve ana dilde eğitim hakkını 1923 Lozan Antlaşması’nda kazandık. Her ne kadar bu antlaşma sürekli delinmeye çalışılsa da, bu antlaşma Batı Trakya Türklerinin Yunanistan’daki varlık sebebinin dayanağıdır, Batı Trakya Türklerinin yaşama şeklini bu antlaşma belirler. Batı Trakya Türkleri için hayati önem taşıyan bu antlaşmadan asla taviz verilemez.
Son olarak DEB Partisi olarak belirtmek isteriz ki; Rodop ili EΛΜΕ yöneticileri Azınlık Eğitimine bakarken taktıkları ayrımcılık gözlüklerini çıkarmalı ve Azınlık Eğitimi için ortaya attıkları önerileri ciddi anlamda gözden geçirmelidirler.

DEB PARTİSİ
Sosyal Ağlar