Dedeağaç’a bağlı Güreci (Perama) bölgesinde faaliyete geçirilmesi planlanan altın madenlerinin son günlerde yeniden gündeme gelmesini, bölgemiz ve ülkemiz açısından bir kayıp olarak nitelendiriyoruz. Yerel toplumun Güreci’deki altın madenlerine karşı yıllardır hep bir ağızdan gösterdiği tepki ortadayken, “dayatmacı” bir zihniyetle bu yatırımı hayata geçirmeye çalışmak, her şeyden önce insana karşı yapılan büyük bir hakarettir.
Siyanürlü altın işletmeciliğini, çevreye ve insan sağlığına verdiği zarar nedeniyle onaylamıyoruz. Ne Batı Trakya Perama (Gürece) bölgesinde ne de ülkemiz Yunanistan’ın diğer bölgelerinde yapılacak siyanürlü altın işletmeciliğini tasvip etmiyoruz.

Başbakan sayın Andonis Samaras’ın yabancı bir gazetede yayınlanan ve bölgedeki altın çıkarma çalışmalarının kısa bir süre içinde başlaması için, gerekli bürokratik işlemlerin tamamlanacağı yönündeki açıklamalarından sonra alevlenen tartışmalar, bölge insanının endişelerini ve korkularını bir kat daha arttırmıştır. Yerel toplumu bu derece görmezden gelen bir anlayışı, algılamakta zorluk çektiğimizi vurgulamak isteriz. Vatandaşların hassasiyetlerine, taleplerine yabancılaşan bir anlayış hiç şüphesiz ki, demokrasi ve insan haklarına saygı olayından da uzaklaşmıştır.

DEB Partisi olarak tüzüğümüzün bir gereği olarak da çevreye zarar verecek yatırımlara karşı olduğumuzu belirtir, her şeyden önce bu konuda çok net bir şekilde tavrını ortaya koyan yerel toplumun tercihlerini ve çağrılarını dikkate almanın önemini vurgulamak isteriz. Parti olarak sözkonusu yatırıma karşı olduğumuzu tüm kamuoyuyla paylaşır, bu mücadelede yerel toplumun yanında olduğumuzu herkesin bilmesini isteriz.

Siyanürün saçtığı zehir ve etkileri ortadayken, insanların kendi geleceklerini yok etmek için harcadıkları çabayı anlamakta güçlük çekiyoruz. Açıklamamızı bir Kızılderili atasözü ile noktalıyoruz: “Son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra, paranın yenemeyeceğini anlayacaksın.”