BASIN AÇIKLAMASI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Batı Trakya Türkleri için en önemli hukuki mücadelelerden biri olan İskeçe Türk Birliği davasının sonucunu açıklamasının üzerinden 3 yıl geçti.

          Üç yıl önce bugünlerde, 27 Mart 2008 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 25 yıllık bir hukuk mücadelesinden sonra İskeçe Türk Birliği’nin kapatılmasıyla ilgili dava ve Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği’nin kurulmasına izin verilmemesiyle ilgili davanın sonuçlarını açıklamıştı. Hatırlanacağı üzere Yunanistan mahkemeleri tarafından, ismindeki ‘Türk’ ibaresi yüzünden kapatılan İskeçe Türk Birliği ve yine ismindeki ‘Türk’ ibaresi nedeniyle kurulmasına izin verilmeyen Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazanılmış ve Yunanistan bu davalarda yargıçların oybirliğiyle mahkum edilmişti.

            Şu noktayı hatırlatmakta fayda var. İsminde ‘Türk’ ibaresi bulunan Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve İskeçe Türk Birliği gibi tarihi azınlık derneklerimizin resmiyetlerinin ellerinden alınması bir demokrasi ayıbıydı. “Batı Trakya’da Türk yoktur” politikası uyarınca yürürlüğe konan bu uygulama Yunanistan vatandaşı olan, tüm dünyaya örnek bir toplum diye nitelendirilen Batı Trakya Müslüman Türk Toplumu’nun kimliğine, kültürüne ve örgütlenme özgürlüğüne vurulan en büyük darbelerden biridir.

           1983 yılından, 2005 yılına kadar Yunanistan içinde verilen iç hukuk mücadelesinden sonra davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götüren İskeçe Türk Birliği, bu hukuk ve demokrasi mücadelesinden alnının akıyla ve başarıyla çıkmıştır. 27 Mart 2008 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin İskeçe Türk Birliği ve Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği davalarında Batı Trakya Türk derneklerinin haklılığını tüm açıklığıyla ortaya koymasından sonra, sözkonusu dernekler tekrar Yunanistan mahkemelerine başvurarak “kapatma kararının iptali ve resmiyetin iadesi” talebinde bulundular. Ancak, İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararının uygulanmasını isteyen derneklerimizin bu demokratik talebi hala kabul görmemektedir.

       Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atan ülkemiz Yunanistan, Türk azınlığın kimlik, kültür ve örgütlenme özgürlüğü alanında en önemli davaların sonucunu kabullenme konusunda son derece isteksiz davranmaktadır. Sözkonusu kararın üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uyulmamaktadır. Uluslararası mahkemenin kararlarına uyulması için neyin ve nelerin beklendiğini doğrusu merak ediyoruz.  DEB Partisi olarak, vatandaşı olduğumuz ve kanunlarına riayet ettiğimiz ülkemiz Yunanistan’ın yöneticilerine seslenerek, azınlık dernekleriyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına eksiksiz uyulması için çağrıda bulunuyoruz. Unutulmaması gerekir ki; hukuka ve insan haklarına saygı, demokrasinin “olmazsa olmaz”ıdır. Bunlar yoksa demokrasi de yoktur. Bu, demokrasinin “olmazsa olmazı” olan hukukun ve insan haklarına saygının birinci şartıdır.